Bilgilendirme: Kurulum ve veri kapsamındaki çalışmalar devam etmektedir. Göstereceğiniz anlayış için teşekkür ederiz.

Publication:
Humerus Üst Uç Kırıklarında Kilitli Anatomik Plak İle Tedavi: Radyolojik ve Fonksiyonel Sonuçların Retrospektif Değerlendirilmesi

Loading...
Thumbnail Image

Date

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Research Projects

Organizational Units

Journal Issue

Abstract

Giriş: Proksimal humerus kırıkları, özellikle yaşlı bireylerde sık görülmesi ve kompleks kırık konfigürasyonları göstermesi nedeniyle tedavisi zorluk arz eden travmatik durumlardandır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda 2015–2025 yılları arasında kilitli anatomik plak ile cerrahi olarak tedavi edilen 93 hastanın fonksiyonel ve radyolojik sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Fonksiyonel değerlendirme Constant-Murley ve DASH skorlarıyla yapıldı. Radyolojik değerlendirme kalkar vidası uygulaması, kalkar oranı, medial menteşe deplasmanı, tüberkulum majus redüksiyonu, boyun-şaft açısı ve plak yerleşimi parametreler üzerinden gerçekleştirildi. Bulgular: Ortalama Constant-Murley skoru 78,92 ± 11,98, DASH skoru ise 14,06 ± 11,40 olarak bulunmuştur. Kalkar vidası uygulanan olguların çoğunun kompleks kırık grubuna ait olduğu saptanmış; bu hastalarda fonksiyonel skorlar istatistiksel olarak daha düşük bulunmuştur. Bunun, kalkar vidasının daha çok kompleks kırıklarda kullanılmasıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Öte yandan, kalkar oranı (kalkar vidasının medial kalkara uzaklığı/humerus başı çapı) arttıkça, klinik sonuçların olumsuz yönde etkilendiği görüldü. Kalkar oranı ile Constant skoru arasında negatif, DASH skoru ile pozitif korelasyon olduğu saptandı. Bu bulgular, yalnızca kalkar vidasının varlığının değil, yerleşim doğruluğunun da klinik başarı açısından önemli olduğunu göstermektedir. Ayrıca, medial menteşe deplasmanının artmasının ve TM'nin anatomik olmayan redüksiyonunun kötü radyolojik ve fonksiyonel sonuçlarla ilişkili olduğu; transdeltoid cerrahi yaklaşım uygulanan hastalarda daha yüksek fonksiyonel skorlar elde edildiği belirlenmiştir. Sonuç: Sonuç olarak, proksimal humerus kırıklarının cerrahi tedavisinde yalnızca plak uygulaması yeterli olmayıp, implant yerleşimi ve radyolojik parametrelerin optimize edilmesi, fonksiyonel iyileşmenin sağlanmasında kritik öneme sahiptir. Anahtar Kelimeler: Omuz Kırıkları, Humerus Kırıkları. Büyük Tüberkül Kırıkları, Humerus Başı Kırığı, Humerus Başı Kırıklı Çıkığı
Introduction: Proximal humerus fractures are common injuries, particularly in the elderly, and their complex fracture configurations make treatment challenging. Materials and Methods: This study retrospectively evaluated the functional and radiological outcomes of 93 patients who underwent surgical treatment with a locking anatomical plate between 2015 and 2025 at the Department of Orthopedics and Traumatology, Ondokuz Mayıs University Faculty of Medicine. Functional outcomes were assessed using the Constant-Murley and DASH scores, while radiological evaluation included parameters such as calcar screw placement, calcar ratio, medial hinge displacement, greater tuberosity reduction, neck-shaft angle, and plate positioning. Results: The mean Constant-Murley score was 78.92 ± 11.98, and the mean DASH score was 14.06 ± 11.40. Calcar screws were more frequently used in complex fractures, and functional scores were statistically lower in these patients—likely due to the severity of the fractures. Importantly, an increased calcar ratio (defined as the distance of the calcar screw to the medial calcar divided by humeral head diameter) was significantly associated with poorer functional outcomes. A negative correlation was found between calcar ratio and Constant score, and a positive correlation with DASH score, indicating that not only the presence but also the positioning of the calcar screw plays a critical role in clinical success. Additionally, increased medial hinge displacement and non-anatomic reduction of the greater tuberosity were significantly associated with poor radiological and functional outcomes. Patients who underwent the transdeltoid surgical approach demonstrated better functional scores compared to those treated with the deltopectoral approach. Conclusion: In conclusion, surgical fixation alone is not sufficient for successful treatment of proximal humerus fractures. Optimizing implant positioning and radiological parameters is essential for achieving favorable functional outcomes. Keywords: Shoulder Fractures, Humeral Fractures, Greater Tuberosity Fractures, Humeral Head Fracture, Humeral Head Fracture Dislocation

Description

Citation

WoS Q

Scopus Q

Source

Volume

Issue

Start Page

End Page

79

Endorsement

Review

Supplemented By

Referenced By