Bilgilendirme: Kurulum ve veri kapsamındaki çalışmalar devam etmektedir. Göstereceğiniz anlayış için teşekkür ederiz.

Publication:
Çocuk Yoğun Bakımda 2018-2024 Yılları Arasında Yatışı Olan Miyokardit Vakalarının Mortalite ve Surveyi

Loading...
Thumbnail Image

Date

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Research Projects

Organizational Units

Journal Issue

Abstract

Amaç: 2018-2024 yılları arasında miyokardit tanısı alıp çocuk yoğun bakımda izlenen hastaların prognostik açıdan değerlendirilmesini sağlamaktır. Hastaların cinsiyet, yaş, başvuru şikâyeti, hastane yatış süreleri, önceden geçirilmiş enfeksiyon, laboratuvar bulguları, görüntülemeleri ve tedavi yaklaşımları açısından incelenmesi bu faktörlerin entübasyon ihtiyacı ve mortaliteye etkisini incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 2018-2024 yılları arasında Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesinde miyokardit tanısı alıp çocuk yoğun bakım yatışı olan 18 yaş altı malignite, metabolik hastalık gibi başka kronik hastalığının olmayan hastaların retrospektif olarak prognostik açıdan değerlendirilmiştir. Çalışmamıza dahil edilme kriterleri Miyokardit tanısıyla 2018-2024 yılları arasında Samsun Ondokuzmayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde yatışı olması, çalışma süresince 1ay-18 yaş aralığında olması, hastaya ait verileri tam ve ulaşılabilir olmasıyken çalışmaya dahil edilmeme kriterleri hastanın başka kardiyak hastalık tanısı olması, hastanın malignite, metabolik hastalık gibi kronik hastalığının olmasıdır. Ayrıca izole miyokardit tanısı olan hastalar çalışmaya dahil edilmiş olup mis-c tanısı olanlar çalışmaya dahil edilmemiştir. İstatistiksel analizler IBM SPSS Statistics programı versiyon 22.0 ile yapılmıştır. Sürekli değişkenler ortalama ± standart sapma veya medyan (minimum–maksimum) olarak; kategorik değişkenler ise sayı ve yüzde (%) olarak ifade edildi. Normal dağılım gösteren iki grup arasındaki karşılaştırmalarda bağımsız örneklem t-testi, normal dağılmayan verilerde Mann–Whitney U testi kullanıldı. Kategorik değişkenlerin karşılaştırılmasında Ki-kare testi veya beklenen hücre sayısının <%20 olduğu durumlarda Fisher'ın kesin testi uygulandı. Entübasyon gereksinimi ve mortalite ile ilişkili faktörleri belirlemek amacıyla tek değişkenli (univariable) lojistik regresyon analizi yapıldı; tek değişkenli analizde p<0,05 düzeyinde anlamlı bulunan değişkenler çok değişkenli (multivariable) lojistik regresyon modeline dahil edildi. Çok değişkenli model seçiminde ileriye doğru adımlı (forward stepwise likelihood ratio) yöntem kullanıldı. Sürekli değişkenlerin prognostik değerlerini değerlendirmek amacıyla ROC (Receiver Operating Characteristic) eğrisi analizi yapılarak AUC (Area Under the Curve) değerleri hesaplandı ve en uygun cut-off noktaları Youden indeksi ile belirlendi. Tüm testlerde p<0,05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Çalışmamıza 39 hasta dahil edilmiş olup, tekrar yatışlarla birlikte bu hastalara ait toplam 42 yoğun bakım yatışı analiz edilmiştir. Hastaların 13'ü kız (%31), 29'u erkektir (%69). Tanı anındaki yaş ortalaması 9y 7ay ± 6yaş 6ay olup, medyan yaş 11y 5ay (minimum: 2 ay, maksimum: 215 ay) olarak belirlenmiştir. Bizim çalışmamızda 0-3yaş arasında 9 hasta, 16-18yaş aralığında 12 hasta olup literatüre benzer şekilde bimodal yaş dağılımı mevcuttur. Tek değişkenli (univariable) lojistik regresyon analizinde, çeşitli klinik ve laboratuvar verilerinin entübasyon gereksinimi ile ilişkisi incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, yaş arttıkça entübasyon ihtiyacının anlamlı şekilde arttığı bulunmuştur (OR: 1,012; %95 GA: 1,003–1,021; p=0,010). Benzer şekilde, ejeksiyon fraksiyonunun düşük olması da entübasyon riskinde artış ile ilişkili bulunmuştur (OR: 1,070; %95 GA: 1,018–1,125; p=0,008). Ayrıca, yüksek laktat düzeyleri ile entübasyon ihtiyacı arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir (OR: 0,606; %95 GA: 0,386–0,952; p=0,030). İnotrop desteği gereksiniminin bulunmaması ise entübasyon ihtimalinde azalma ile ilişkilendirilmiştir (OR: 0,123; %95 GA: 0,023–0,654; p=0,014). Diğer risk faktörleri arasında yer alan cinsiyet, COVID-19 enfeksiyonu varlığı, viral enfeksiyon varlığı ve troponin düzeyleri ile entübasyon gereksinimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p>0,05). Tek değişkenli analizde anlamlı bulunan risk faktörleri çok değişkenli (multivariable) lojistik regresyon analizine dahil edilmiş ve ileriye doğru adımlı (forward stepwise likelihood ratio) yöntem kullanılarak model oluşturulmuştur. Çok değişkenli analiz sonucunda, inotrop desteği ihtiyacı bulunmayan hastalarda entübasyon gereksiniminin anlamlı derecede azaldığı tespit edilmiştir (OR: 0,044; %95 GA: 0,003–0,751; p=0,031). Yaş, ejeksiyon fraksiyonu ve laktat düzeyi gibi faktörler tek değişkenli analizde anlamlı bulunmasına rağmen, çok değişkenli analizde istatistiksel anlamlılık göstermemiştir (p>0,05). Mortalite ile ilişkili faktörlerin incelendiği tek değişkenli lojistik regresyon analizinde, yalnızca laktat düzeyi istatistiksel olarak anlamlı bir risk faktörü olarak bulunmuştur (OR: 0,450; %95 GA: 0,260–0,779; p=0,004). Diğer risk faktörleri arasında yaş, cinsiyet, COVID-19 enfeksiyonu varlığı, viral enfeksiyon varlığı, troponin düzeyleri ve ejeksiyon fraksiyonu ile mortalite arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p>0,05). İnotrop ihtiyacı incelendiğinde, mortalite gelişen tüm hastalarda inotrop desteği gereksinimi olduğu gözlemlenmiştir. Bu nedenle istatistiği yapılamamıştır. Sonuç: Miyokardit kalp kas dokusunun inflamasyonudur. Çocuklarda klinik başvuru asemptomatikten ani kardiyak ölüme kadar geniş yelpazesi bulunur. Miyokardit hastalarında standardize edilmiş bir tedavi bulunmamaktadır. Çocukluk çağı miyokarditinin prognozu; tam bir iyileşmeden, kalp transplantasyonuna hatta ölüme kadar değişkenlik göstermektedir. Bizim çalışmamızda yaş arttıkça, ejeksiyon fraksiyonunun düşük olması ve yüksek laktat düzeyleri entübasyon riskinde artış ile ilişkili bulunmuştur. Ayrıca yüksek laktat düzeyi mortalite için anlamlı bulunmuştur.
Objective: To provide a prognostic evaluation of patients diagnosed with myocarditis and admitted to the pediatric intensive care unit between 2018 and 2024. Patients were examined in terms of gender, age, presenting complaint, length of hospital stay, prior infection, laboratory findings, imaging findings, and treatment approaches, and the impact of these factors on the need for intubation and mortality. Materials and Methods: In our study, we evaluated the prognostication of patients under 18 years of age who were diagnosed with myocarditis and admitted to the pediatric intensive care unit at Samsun Ondokuz Mayıs University Faculty of Medicine between 2018 and 2024 and who had no other chronic diseases such as malignancy or metabolic disease. Statistical analyses were performed using IBM SPSS Statistics, version 22.0. Continuous variables were expressed as mean ± standard deviation or median (minimum–maximum), and categorical variables were expressed as number and percentage (%). The independent samples t-test was used for comparisons between two normally distributed groups, and the Mann–Whitney U test was used for non-normally distributed data. The chi-square test or Fisher's exact test was applied when the expected cell count was <20% for comparisons of categorical variables. Univariable logistic regression analysis was performed to determine factors associated with the need for intubation and mortality; variables found to be significant at p<0.05 in the univariable analysis were included in the multivariable logistic regression model. A forward stepwise likelihood ratio method was used for multivariate model selection. To assess the prognostic value of continuous variables, ROC (Receiver Operating Characteristic) curve analysis was performed, AUC (Area Under the Curve) values were calculated, and the most appropriate cut-off points were determined using the Youden index. A p value of <0.05 was considered statistically significant in all tests. Results: Thirty-nine patients were included in our study, and a total of 42 intensive care unit admissions, including readmissions, were analyzed. Thirteen of the patients were female (31%) and 29 were male (69%). The mean age at diagnosis was 9 years 7 months ± 6 years 6 months, and the median age was 11 years 5 months (minimum: 2 months, maximum: 215 months). In our study, 9 patients were between 0 and 3 years old, and 12 patients were between 16 and 18 years old, with a bimodal age distribution similar to the literature. Univariable logistic regression analysis examined the relationship between various clinical and laboratory data and the need for intubation. According to the results, the need for intubation was found to significantly increase with increasing age (OR: 1.012; 95% CI: 1.003–1.021; p=0.010). Similarly, low ejection fraction was associated with an increased risk of intubation (OR: 1.070; 95% CI: 1.018–1.125; p=0.008). Additionally, a significant association was found between high lactate levels and the need for intubation (OR: 0.606; 95% CI: 0.386–0.952; p=0.030). The absence of inotropic support was associated with a decreased likelihood of intubation (OR: 0.123; 95% CI: 0.023–0.654; p=0.014). No statistically significant association was found between gender, presence of COVID-19 infection, presence of viral infection, and troponin levels, which are among other risk factors, and the need for intubation (p>0.05). Risk factors found to be significant in univariate analysis were included in multivariable logistic regression analysis, and a model was created using the forward stepwise likelihood ratio method. Multivariate analysis revealed a significantly reduced need for intubation in patients who did not require inotropic support (OR: 0.044; 95% CI: 0.003–0.751; p=0.031). Factors such as age, ejection fraction, and lactate level, although found to be significant in univariate analysis, did not reach statistical significance in multivariate analysis (p>0.05). In univariate logistic regression analysis examining factors associated with mortality, only lactate level was found to be a statistically significant risk factor (OR: 0.450; 95% CI: 0.260–0.779; p=0.004). Among other risk factors, age, gender, presence of COVID-19 infection, presence of viral infection, troponin levels, and ejection fraction were not significantly associated with mortality (p>0.05). When inotrope requirements were examined, it was observed that all patients who developed mortality required inotrope support. Therefore, no statistical analysis could be performed. Conclusion: Myocarditis is inflammation of the heart muscle tissue. Clinical presentation in children ranges from asymptomatic to sudden cardiac death. There is no standardized treatment for myocarditis patients. The prognosis of childhood myocarditis varies, ranging from complete recovery to death or heart transplantation. In our study, increasing age, lower ejection fraction, and higher lactate levels were associated with an increased risk of intubation. Furthermore, higher lactate levels were found to be significant for mortality.

Description

Citation

WoS Q

Scopus Q

Source

Volume

Issue

Start Page

End Page

92

Endorsement

Review

Supplemented By

Referenced By