Tüp Bebek Tedavisinde Tekrarlayan İmplantasyon Başarısızlığı Görülen Kadınlarda Mirna-27 ve Mirna-423 Gen Polimorfizmlerinin Etkisinin Araştırılması

Abstract

Amaç Önemli bir sorun haline gelmiş RİF etyolojisi ve yönetiminde katkıda bulunmak, başarılı implantasyon oranlarının artmasını sağlamak ve gelecekte miRNA-ların biyomarker olarak kullanılabilmesine katkıda bulunmaktır Hastalar ve Yöntem Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalına, Tüp Bebek Merkezine başvurmuş, özellikle metabolik bir sendromu, trombolitik hastalığı, koroner arter hastalığı, tiroid, karaciğer ve böbrek hastalığı ve benzeri herhangi bir kronik hastalığı olmayan, her hangi malignitesi olmayan 24-46 yaş grubundan en az 2 kez taze ve ya donmuş 3. ve ya 5. gün embriyo transferinin başarısız olduğu 105 kadın çalışma grubunu oluşturdu. Kontrol grubunu ise sağlıklı spontan gebeliği olan 22-40 yaş arası110 kadından oluşturuldu.Kontrol grubu bilgilendirilmiş ve araştırmaya dahil edilebilmeleri için gerekli yasal izinleri alınmıştr.. Kontrol grubuna ve hasta grubuna ait kadınların her birinden alınan 5-10'ar cc'lik periferik kan örnekleri etilendiamintetraasetik asitli (EDTA) tüplere konulmuş ve uygun zamanda DNA ekstraksiyonu yapılmak üzere -20 C0'de saklanmıştır. Kontrol grubunu oluşturan sağlıklı kadınların her birinden 5-10'ar cc'lik periferik kan alınmıştır. Bulgular RİF grubunda ve kontrol grubunda çalıştığımız periferik kandaki miRNAlar arasında allelik ve genotipik farklılık izlenmedi. Aynı zamanda her iki grub arasında yaş.BMİ ve FSH değerleri arasında da anlamlı fark yoktu Tartışma ve Sonuç Daha önce yapılan birkaç çalışmanın aksine bizim çalışmamızdaki Türk kadın popülasyonunda RİF-li grup ile kontrol grubu arasında periferik kandan bakılan miRNA-27 ve miRNA-423 arasında anlamlı allelik ve genotipik fark izlenmediObjective To contribute to the etiology and management of RIF, which has become an an important problem, to increase successful implantation rates and to contribute to the use of microRNAs as biomarkers in the future Materials and Methods Ondokuz Mayıs University, Faculty of Medicine, Health Research and Application Center, Department of Obstetrics and Gynecology, IVF Center, especially a metabolic syndrome, thrombolytic disease, coronary artery disease, thyroid, liver and kidney disease, and any similar chronic disease, without any malignancy, at least 2 times fresh or frozen 3rd or 5th-day embryo transfer from the 24-46 age group constituted the study group. The control group comprised 110 women between the ages of 22 and 40 who had healthy spontaneous pregnancies. The control group has been informed and the necessary legal permissions have been obtained to be included in the research. Peripheral blood samples of 5-10 cc each from each of the control groups and the patient group were placed in tubes with ethylenediaminetetraacetic acid (EDTA) and stored at -20 C0 for DNA extraction at the appropriate time. 5-10 cc each of the healthy women who make up the control group Results There was no allelic and genotypic difference between miRNAs in peripheral blood that we studied in the RIF group and the control group. At the same time age between both groups. There was also no significant difference between BMI and FSH values. Conclusions Unlike several previous studies, in our research, there was no significant allelic and genotypic difference between the peripheral blood miRNA-27 and miRNA-423 between the RIF group and the control group in the Turkish female population.